İsimlerin Anlamı - Sayfa 98


İsim Kökeni Anlamı
Kayahan Türkçe Kaya gibi güçlü hükümdar.
Kayan Türkçe 1. Akarsu, sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar.
Kayansel Türkçe, Arapça Sel gibi taşan, coşan kimse.
Kayar Türkçe Gurur.
Kayaş Türkçe Akraba, hısım.
Kayatekin Türkçe Kaya gibi güçlü kimse.
Kayatimur Türkçe Kaya ve demir gibi sert, güçlü kimse.
Kayatürk Türkçe Kaya gibi sert Türk.
Kaygısız Türkçe Endişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
Kaygusuz Türkçe bk. Kaygısız - Endişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
Kayhan Türkçe bk. Kayıhan - Güçlü hükümdar.
Kayı Türkçe 1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Sağlam, güçlü, sert.
Kayıbay Türkçe Sağlam, güçlü, sert kimse.
Kayıhan Türkçe Güçlü hükümdar.
Kayın Türkçe 1. Kayıngillerderı, kışın yaprak döken, güzel görünüşlü orman ağacı. 2. Kardeş, hısım, akraba.
Kayıt Türkçe 1. Araç, eşya. 2. Saban. 3. İş, güç. 4. Kış için ayrılan yiyecek.
Kayıtmış Türkçe Geri dönmüş, geri gelmiş, vazgeçmiş.
Kaymak Türkçe 1. Sütün yüzünde toplanan yağlı katman 2. En seçkin, en güzel.
Kaymas Türkçe bk. Kaymaz - Yılmayan, azimli, cesur.
Kaymaz Türkçe Yılmayan, azimli, cesur.
Kaynak Türkçe 1. Bir suyun çıktığı yer. 2. Neşe, sevinç. 3. Eğlendirici, neşeli kimse.
Kaynar Türkçe bk. Kaynak - 1. Bir suyun çıktığı yer. 2. Neşe, sevinç. 3. Eğlendirici, neşeli kimse.
Kaynarkan Türkçe Coşkulu, hareketli kimse.
Kayra Türkçe Büyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
Kayraalp Türkçe İyiliksever yiğit.
Kayrabay Türkçe İyiliksever, saygın kimse.
Kayrahan Türkçe İyiliksever hükümdar.
Kayral Türkçe Kayrılan, himaye edilen kimse.
Kayran Türkçe 1. Orman içindeki ağaçsız alan. 2. Kayan yer. 3. İnce çakıllı, kumlu toprak.
Kayser Arapça 1. Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının sanı. 2. Hükümdar.
Kayyum Arapça Ezelî ve ebedî olan, değişmeyen.
Kazak Türkçe 1. Göçebe, akıncı. 2. Rusya'da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı.
Kazakhan Türkçe İnatçı hükümdar.
Kazan Türkçe Olumlu etkiler bırakan kimse.
Kazanhan Türkçe Olumlu etkiler bırakan hükümdar.
Kazgan Türkçe bk. Kazan - Olumlu etkiler bırakan kimse.
Kâzım Arapça (kâ:zım)
Kâzime Arapça (kâ:zime)
Kebir Arapça 1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı.
Kebire Arapça (kebi:re)
Kebuter Farsça, Arapça (kebu:ter)
Kekik Türkçe Güzel kokulu bir bitki.
Keklik Türkçe 1. Güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte, beğenilen bir kuş 2. Alımlı, güzel kadın.
Kelâmi Arapça (kelâ:mi)
Kelebek Türkçe 1. Vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, zarif kadın.
Keleş Türkçe 1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Keleşbay Türkçe 1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır kimse.
Keleşhan Türkçe 1. Güzel, yakışıklı hükümdar. 2. Yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Keleştimur Türkçe 1. Güzel, yakışıklı, güçlü kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Kemal Arapça 1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik. 2. En yüksek değer.