| Karabuğra |
Türkçe |
Deve gibi boylu boslu olan kimse. |
| Karabulut |
Türkçe |
Koyu esmer renkte büyük yağmur bulutu. |
| Karabükey |
Türkçe |
Güçlü güreşçi. |
| Karaca |
Türkçe |
1. Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı. 2. Esmer. |
| Karacabey |
Türkçe |
1. Esmer bey. 2. Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk komutanı. |
| Karacakurt |
Türkçe |
Yaşlı ve deneyimli esmer kimse. |
| Karacan |
Türkçe, Farsça, Arapça |
Esmer kimse. |
| Karacı |
Türkçe |
1. Gönül alan. 2. Gözetleyici. |
| Karaçar |
Türkçe |
Kötü ruhlar. |
| Karaçay |
Türkçe |
Bir Türk kavminin adı. |
| Karaçelik |
Türkçe |
Kuvvetli, güçlü esmer kimse. |
| Karadağ |
Türkçe |
Bulutlarla kaplı dağ. |
| Karademir |
Türkçe |
Güçlü, kuvvetli esmer kimse. |
| Karadeniz |
Türkçe |
Türkiye'nin kuzeyindeki büyük deniz. |
| Karadoğan |
Türkçe |
Esmer olarak dünyaya gelen. |
| Karaduman |
Türkçe |
Siyah duman. |
| Karadut |
Türkçe, Farsça, Arapça |
Siyah renkli dut. |
| Karaer |
Türkçe |
Kara yağız, esmer yiğit. |
| Karagöz |
Türkçe |
1. Kara gözlü kimse. 2. Şakacı, hoşsohbet kimse. 3. Halk tiyatrosunda Hacivat'ın muhatabı, oyun arkadaşı. |
| Karahan |
Türkçe |
Tarihte bazı kavimlerde hanlara verilen san. |
| Karakalpak |
Türkçe |
Orta Asya'da yaşayan bir Türk boyu. |
| Karakan |
Türkçe |
Bir tür dağ ağacı. |
| Karakaş |
Türkçe |
Gür ve kara kaşları olan kimse. |
| Karakaya |
Türkçe |
Güçlü, kuvvetli esmer kimse. |
| Karakız |
Türkçe |
Esmer kız. |
| Karakoca |
Türkçe |
1. Saçı sakalı ağarmayan yaşlı adam. 2. Büyümeden yaşlanan kavruk ağaç. |
| Karakoç |
Türkçe |
Delikanlı, yiğit esmer kimse. |
| Karakoyun |
Türkçe |
Uysal, ılımlı esmer kimse. |
| Karakucak |
Türkçe |
1. Sarılma, kucaklama, kavrama, tutuşma. 2. En eski Türk güreş biçimi. |
| Karakurt |
Türkçe |
Deneyimli esmer kimse. |
| Karakuş |
Türkçe |
Kartal cinsindan kuşlara verilen genel ad. |
| Karaman |
Türkçe |
1. Esmer, kara yağız insan. 2. Güneybatıdan esen yel. |
| Karamık |
Türkçe |
bk. Karamuk - Dağlarda kendi kendine biten ve ilkbaharda çiçek açan, saçma büyüklüğünde, üzüm biçiminde meyveleri olan dikenli bir bitki, çalı. |
| Karamuk |
Türkçe |
Dağlarda kendi kendine biten ve ilkbaharda çiçek açan, saçma büyüklüğünde, üzüm biçiminde meyveleri olan dikenli bir bitki, çalı. |
| Karamut |
Türkçe |
Kara baht, kötü şans. |
| Karamürsel |
Türkçe |
1. Marmara Denizi kıyılarında işleyen küçük teknelere verilen ad. 2. Marmara bölgesinde Kocaeli’nin ilçe merkezi. |
| Karan |
Türkçe |
1. Kahraman, yürekli. 2. Karanlık. |
| Karanalp |
Türkçe |
Kara yağız, kahraman yiğit. |
| Karanbay |
Türkçe |
Kahraman, yürekli kimse. |
| Karanfil |
Arapça |
Güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. |
| Karaoğlan |
Türkçe |
Esmer renkli çocok. |
| Karaörs |
Türkçe |
Kuvveti, güçlü kimse. |
| Karapars |
Türkçe, Farsça, Arapça |
Güçlü, kuvvetli esmer kimse. |
| Karasal |
Türkçe |
Kara ile ilgili. |
| Karasu |
Türkçe |
Ağır akan su. |
| Karasungur |
Türkçe |
Soğukkanlı, sakin esmer kimse. |
| Karasüyek |
Türkçe |
Eski Türklerde soylular karşıtı olan halk katmanı. |
| Karaşın |
Türkçe |
Esmer. |
| Karatan |
Türkçe |
Şafak sökmeden önceki alaca karanlık. |
| Karataş |
Türkçe |
Siyah taş, hacerülesvet. |