İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Ecevit | Türkçe | 1. Çevik, çalışkan, açık fikirli. 2. Açıkgöz. 3. Sinirli. |
Ecir | Arapça | 1. Bir iş veya emek karşılığı verilen şey. 2. Sevap. 3. Aziz, sevgili. |
Ecmel | Arapça | Çok güzel. Çok güzel, yakışıklı. |
Ecvet | Arapça | En iyi olan. |
Eda | Arapça | (eda:) |
Edadil | Arapça, Farsça | (eda:dil) |
Edagül | Arapça, Farsça | (eda:gül) |
Ede | Türkçe | 1. Ata, dede. 2. Büyük erkek kardeş. 3. Kendisine saygı gösterilen kimse. |
Edgü | Türkçe | İyi. |
Edgüalp | Türkçe | İyi yiğit. |
Edgübay | Türkçe | İyi zengin. |
Edgüer | Türkçe | İyi kimse. |
Edgükan | Türkçe | İyi soydan gelen kimse. |
Edhem | Arapça | Karayağız at. |
Edibe | Arapça | (edi:be) |
Edip | Arapça | 1. Terbiyeli, saygılı, nazik kimse. 2. Edebiyatla uğraşan kimse. |
Edis | Türkçe | bk. Ediz - Ulu, yüce, değerli kimse. Ulu, yüce, değerli kimse. |
Ediz | Türkçe | Ulu, yüce, değerli kimse. Ulu, yüce, değerli kimse. |
Efdal | Arapça | 1. Çok erdemli, çok faziletli. 2. En iyi, üstün. |
Efe | Türkçe | 1. Batı Anadolu köy yiğidi. 2. Ağabey. 3. Kabadayı. |
Efekan | Türkçe | Efe soyundan gelen kimse. |
Efendi | Yunanca | 1. Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse. 2. Görgülü, nazik, kibar kimse. |
Efgan | Farsça, Arapça | Istırap ile haykırma, bağırıp çağırma. |
Efgen | Farsça, Arapça | Düşüren, yıkan, yıkıcı. |
Efgende | Farsça, Arapça | Yıkılmış, yıkık, düşürülmüş. |
Efkâr | Arapça | (efkâ:r) |
Eflâtun | Arapça | (eflâ:tun) (eflâ:tun) |
Efnan | Arapça | Türler, çeşitler. |
Efrasiyap | Farsça, Arapça | (efra:siyap) |
Efruz | Farsça, Arapça | Parlatan, tutuşturan. |
Efser | Farsça, Arapça | Taç. Taç. |
Efsun | Farsça, Arapça | (Efsu:n) |
Efza | Farsça, Arapça | (efza:) |
Ege | Türkçe | 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip |
Egemen | Türkçe | Buyruk ve hüküm sahibi, buyruğunu yürüten, bağımlı olmayan. |
Egenur | Türkçe, Arapça | Aydınlık saçan kimse. |
Egesel | Türkçe | Egeyle ilgili olan. |
Eğilmez | Türkçe | Başkasının baskısını ve üstünlüğünü kabul etmeyen, baş eğmeyen |
Eğrek | Türkçe | 1. Dede Korkut'ta Serek'in kardeşi. 2. Dinlenme yeri. |
Ehed | Arapça | bk. Ahat - |
Ehil | Arapça | 1. Sahip, malik. 2. Becerikli, yetenekli. 3. Bir yerde oturan. |
Ehlimen | Arapça | İnançlı, inanan kimse. |
Ejder | Farsça, Arapça | 1. Büyük yılan. 2. Türlü biçimlerde tasarlanan korkunç biçimli masal canavarı. 3. Hiddetli, korkusuz, acımasız. |
Ejderhan | Farsça, Arapça, Türkçe | Hiddetli, korkusuz, acımasız kimse. |
Ekber | Arapça | En büyük, çok büyük. |
Eke | Türkçe | 1. Bilgili, deneyli, olgun, yetişkin. 2. Kurnaz, açıkgöz kimse. 3. Bilmiş çocuk. 4. Dâhi. |
Ekemen | Türkçe | 1. Bilgili, görgülü, olgun kimse. 2. Kibirli, kurumlu kimse. |
Eken | Türkçe | Toprakla uğraşan kimse. |
Ekenel | Türkçe | Toprakla uğraşan kimse. |
Ekener | Türkçe | Toprakla uğraşan kimse. |