İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Cenger | Farsça, Arapça, Türkçe | bk. Cenker - Savaş eri, savaşçı kimse. |
Cengiz | Türkçe | 1. Güçlü, yılmaz, gözü pek kimse. 2. Tarihte Büyük Moğol İmparatorluğu´nu kuran Türk hükümdarı. |
Cengizhan | Türkçe | Güçlü hükümdar. |
Cenk | Farsça, Arapça | Savaş. |
Cenker | Farsça, Arapça, Türkçe | Savaş eri, savaşçı kimse. |
Cennet | Arapça | 1. Dinî inanışına göre, iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak. 2. Çok güzel, ferah yer, bahçe. |
Ceren | Moğolca | Ceylan. |
Cerit | Arapça | 1. Verimsiz, çorak yer. 2. Bekâr. 3. Tarihte bir Türk oymağının adı. |
Cerullah | Arapça | bk. Carullah - (ca:rullah) |
Cesim | Arapça | İri, büyük. |
Cesur | Arapça | Yürekli, korkusuz, yiğit. |
Cevahir | Arapça | (ceva:hir) (ceva:hir) |
Cevat | Arapça | Cömert, eli açık. |
Cevdet | Arapça | 1. İyilik, güzellik. 2. Olgunluk, büyüklük. 3. Kusursuzluk. |
Cevher | Arapça | 1. Bir şeyin esası, öz, maya. 2. Güç, enerji. 3. Değerli süs taşı, mücevher. |
Cevheri | Arapça | (cevheri:) |
Cevri | Arapça | (cevri:) |
Cevriye | Arapça | Eziyet, sıkıntıyla ilgili olan. |
Cevval | Arapça | Koşan, dolaşan, hareket eden, hareketli. Koşan, dolaşan, hareket eden, canlı. |
Cevza | Arapça | (cevza:) |
Ceyda | Arapça | (ceyda:) |
Ceydahan | Arapça, Türkçe | (ceyda:han) |
Ceyhan | İbranice İbranice | Türkiye'nin Akdeniz bölgesinde, uzunluğu 576 km. olan bir nehir. |
Ceyhun | İbranice İbranice | Tevrat'a göre cennetin dört nehrinden biri. |
Ceylân | Moğolca | Gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, hızlı koşan, zarif, memeli hayvan. |
Cezayir | Arapça | (ceza:yir) |
Cezlân | Arapça | Mutlu. |
Cezmi | Arapça | Kesin karar veren, kararlı kimse. |
Cihan | Farsça, Arapça | 1. Evren, âlem. 2. Dünya. |
Cihanbanu | Farsça, Arapça | (cihanba:nu) |
Cihandar | Farsça, Arapça | Dünyaya egemen olan hükümdar. |
Cihandide | Farsça, Arapça | (cihandi:de) |
Cihanefruz | Farsça, Arapça | Dünyayı parlatan, aydınlatan kimse. |
Cihaner | Farsça, Arapça, Türkçe | Dünyanın yiğidi. |
Cihanfer | Farsça, Arapça | Cihanı, dünyayı aydınlatan, dünyanın ışığı. |
Cihangir | Farsça, Arapça | Dünyaya egemen olan, dünyayı zapt eden kimse. |
Cihangül | Farsça, Arapça | Dünyanın gülü. |
Cihani | Farsça, Arapça | ciha:ni:) |
Cihanmert | Farsça, Arapça | Dünyanın en cömert insanı. |
Cihannur | Farsça, Arapça | Dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı. |
Cihanşah | Farsça, Arapça | Dünyanın şahı, hükümdarı. |
Cihat | Arapça | Din uğrunda düşmanla savaşma. |
Cilvekâr | Farsça, Arapça | Cilveli, cilve yapan. |
Cilvenaz | Farsça, Arapça | Cilveli, nazlı. |
Cilvesaz | Farsça, Arapça | Cilve yapan, cilveli. |
Cimşit | Farsça, Arapça | bk. Cemşit - 1. Mitolojide, İran’ın efsanevi dördüncü şahı. 2. Bu şah görünüşünde olan. |
Cindoruk | Türkçe | En yüksek yer, zirve. |
Civan | Farsça, Arapça | Taze, genç delikanlı. |
Civanbaht | Farsça, Arapça | Mutlu, şanslı kimse. |
Civanmert | Farsça, Arapça | Cömert, eli açık kimse. |