İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Budunal | Türkçe | "Milletini sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Budunalp | Türkçe | Milletin yiğidi. |
Bugül | Türkçe, Farsça, Arapça | "Bu, gül kadar güzeldir" anlamında kullanılan bir ad. |
Buğday | Türkçe | Tohumu ekmek yapımında kullanılan bitki ve aynı bitkinin başaktan ayrılmış tanesi. |
Buğra | Türkçe | Erkek deve. |
Buğrahan | Türkçe | 1. Erkek deve gibi korkusuz olan hükümdar. 2. X. yüzyılın başlarında Orta Asya´daki Yağma boyundan çıkan ve ilk İslam devletini kuran Türk hükümdarlarının birçoğuna verilen san. |
Bukay | Türkçe | Alçak, aşağı, kısa. |
Buket | Fransızca | Çiçek demeti. |
Bulak | Türkçe | Kaynak, pınar, çeşme. |
Bulgan | Türkçe | Olgun, bilgili, görgülü, hoşgörülü kimse. |
Bulgu | Türkçe | 1. Bulunan şey, keşif. 2. Anlayış. 3. İlham. |
Bulgubay | Türkçe | Anlayışlı zengin. |
Bulgucan | Türkçe, Farsça, Arapça | Anlayışlı kimse. |
Bulgunoyan | Türkçe, Moğolca | Anlayışlı bey. |
Buluç | Türkçe | Bulunan şey, buluş. |
Bulunç | Türkçe | Vicdan. |
Buluş | Türkçe | İlk kez yeni bir şey yaratma, icat. |
Bulut | Türkçe | Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlar. |
Bulutay | Türkçe | Bulut ve ay. |
Buluttekin | Türkçe | Bulut gibi her yeri kaplayan bey. |
Bumin | Türkçe | 1. Baykuş. 2. Tümen. |
Buminhan | Türkçe | bk. Bumin - 1. Baykuş. 2. Tümen. |
Burak | Arapça | Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti. |
Burcu | Türkçe | 1. Güzel koku, ıtır. 2. Sakız ağacının tomurcuğu. |
Burç | Arapça | 1. Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı. 2. Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad. 3. Ökse otu. |
Burçak | Türkçe | Baklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki. Baklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki. |
Burçhan | Arapça, Türkçe | Yüce, ulu, saygın hükümdar. |
Burçin | Türkçe | Geyik, dişi geyik. Geyik, dişi geyik. |
Burhan | Arapça | Kanıt, delil, ispat. |
Burhanettin | Arapça | (burha:nettin) |
Burkay | Türkçe | 1. Ay, hilal. 2. Gücenmiş, kırılmış kimse. |
Buruk | Türkçe | 1. Tadı kekre olan. 2. Alınmış, kırılmış, gücenmiş. 3. Aksak, topal, eğri basan. 4. Kapalı havuz. 5. Hortum, kasırga. |
Burukbay | Türkçe | Gücenmiş, kırılmış zengin kimse. |
Buruktekin | Türkçe | Gücenmiş, kırılmış şehzade. |
Buse | Farsça, Arapça | (bu:se) |
Buyan | Türkçe | 1. Mutluluk, uğur, talih. 2. İyi iş, sevap. |
Buyruk | Türkçe | 1. Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir. 2. Egemenlik. |
Buyrukalp | Türkçe | Buyruk veren yiğit. |
Buyrukata | Türkçe | Buyruk veren ata. |
Buyrukbay | Türkçe | Buyruk veren zengin. |
Buyrukçu | Türkçe | Buyruk veren, emreden. |
Buyrukhan | Türkçe | Buyruk veren hükümdar. |
Büge | Türkçe | Su bendi, bent. |
Büget | Türkçe | bk. Böget - 1. Havuz. 2. Gölün derin yeri. 3. Su birikintisi. |
Büğdüz | Türkçe | 1. Ağacın budak yeri. 2. Çam ağacının özü. |
Bük | Türkçe | 1. Ova ve dere kıyılarındaki çalı ve diken topluluğu. 2. Böğürtlen. 3. Akarsu kıyılarındaki verimli tarlalar. 4. Dönemeç. 5. Sık ağaçlık, orman. |
Bükay | Türkçe | Hilal. |
Büke | Türkçe | 1. Ejderha, büyük yılan. 2. Akıllı, bilgili. |
Büklüm | Türkçe | Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat. Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat. |
Bülbül | Farsça, Arapça | 1. Sesinin güzelliğiyle tanınan, Akdeniz ülkelerinde, orman ve bahçelerde yaşayan ötücü kuş. 2. Sesi çok güzel olan kimse. |