İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Yarluk | Türkçe | bk. Yarlık - 1. Buyruk, ferman. 2. Yasa, kanun. 3. Yoksul. 4. Bağış, lütuf. |
Yarpuz | Türkçe | Nane türünden, güzel kokulu bir bitki. |
Yaruk | Türkçe | Işık, aydınlık, parlaklık, parıltı. |
Yasa | Türkçe | Kanun, düzen, töre. |
Yasan | Türkçe | 1. Tertip, düzen. 2. İm, belirti. 3. Bir işi yapma isteği, karar. 4. Öngörü. |
Yasavul | Türkçe | 1. Koruyucu, muhafız. 2. İlhanlılar devrinde ordu müfettişliği görevini yapan kimse. |
Yasemin | Farsça, Arapça | (ya:semin) |
Yaser | Arapça | (ya:ser) |
Yasin | Arapça | (ya:sin) |
Yasun | Türkçe | 1. Tarz, üslup. 2. Töre 2. Doğa, tabiat. |
Yaşa | Türkçe | "Sağlıklı ol, varlığını sürdür, rahat bir yaşamın olsun" anlamında kullanılan bir ad. |
Yaşam | Türkçe | Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat. |
Yaşanur | Türkçe, Arapça | "Aydınlık ve huzur içinde yaşamını sürdür" anlamında kullanılan bir ad. |
Yaşar | Türkçe | 1. Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konulan bir ad. 2. Yaşında. |
Yaşartürk | Türkçe | Yaşayan Türk. |
Yaşdaş | Türkçe | Yaşıt, akran. |
Yaşık | Türkçe | Işık, parıltı, parlaklık. Işık, parıltı, parlaklık. |
Yaşıl | Türkçe | Yeşil. |
Yaşın | Türkçe | 1. Işık, parlaklık. 2. Şimşek. 3. Gizli. |
Yaşıyan | Türkçe | Işıldayan, parlayan. |
Yaşlak | Türkçe | 1. Yaşlı, ömürlü, ihtiyar. 2. Gizli. |
Yatman | Türkçe | Boyun eğen, uysal, yumuşak başlı kimse. |
Yatuk | Türkçe | 1. Kanun, santur vb. sazların genel adı. 2. Saklanan, kullanılmayan şey. 3. Tembel. |
Yavaş | Türkçe | 1. Ağırbaşlı, yumuşak huylu, sakin. 2. Şefkatli, sevecen. |
Yaver | Farsça, Arapça | (ya:ver) |
Yavuz | Türkçe | 1. İyi, güzel. 2. Mert, cesur. 3. Becerikli, hamarat. 4. Yumuşak huylu. |
Yavuzalp | Türkçe | Cesur, güçlü yiğit. |
Yavuzay | Türkçe | Cesur, güçlü kimse. |
Yavuzbay | Türkçe | Cesur, güçlü kimse. |
Yavuzboğa | Türkçe | Cesur, güçlü kimse. |
Yavuzcan | Türkçe, Farsça, Arapça | Güçlü kişiliği olan kimse. |
Yavuzer | Türkçe | Cesur, güçlü erkek. |
Yavuzhan | Türkçe | Cesur, güçlü hükümdar. |
Yavuzsoy | Türkçe | Cesur, güçlü soydan gelen kimse. |
Yay | Türkçe | 1. Ok atmaya yarayan, iki ucunun arasına kiriş gerilmiş eğri ağaç veya metal çubuk. 2. Yaz, sıcak mevsim. |
Yayak | Türkçe | Yürüyerek giden, yaya, piyade, binitsiz. |
Yayalp | Türkçe | Sert, kuvvetli yiğit. |
Yaybörü | Türkçe | Sert, güçlü, kuvvetli kimse. |
Yaybüke | Türkçe | Güçlü kimse. |
Yaygır | Türkçe | Gök kuşağı. |
Yayla | Türkçe | Deniz yüzeyinden yüksek, yaz mevsiminde oturulan serin ve yüksek yerler. |
Yaylagül | Türkçe, Farsça, Arapça | Yaylada oturan güzel. |
Yaylak | Türkçe | bk. Yayla - Deniz yüzeyinden yüksek, yaz mevsiminde oturulan serin ve yüksek yerler. |
Yazan | Türkçe | Yazar. |
Yazar | Türkçe | Yazın, bilim veya sanat alanında yapıt veren kimse. |
Yazgan | Türkçe | Yazan, yazar. |
Yazganalp | Türkçe | Yazarlık yapan yiğit. |
Yazgı | Türkçe | Kader, talih, alın yazısı. |
Yazgül | Türkçe, Farsça, Arapça | bk. Yazgülü - Baharın ilk günlerinde doğan kız çocuğuna verilen bir ad. |
Yazgülü | Türkçe, Farsça, Arapça | Baharın ilk günlerinde doğan kız çocuğuna verilen bir ad. |