İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Yabız | Türkçe | bk. Yavuz - 1. İyi, güzel. 2. Mert, cesur. 3. Becerikli, hamarat. 4. Yumuşak huylu. |
Yada | Türkçe | 1. Büyü,sihir, afsun. 2. Kutsal. 3. Türklerde geçmişte büyü yapımında kullanılan yeşim taşı. |
Yadacı | Türkçe | 1. Büyücü, sihirbaz. 2. Hekim. |
Yadigâr | Farsça, Arapça | (ya:digâr) (ya:digâr) |
Yafes | Arapça | Hz. Nuh'un üçüncü oğlu. |
Yağan | Türkçe | Yağmur, kar Yağmur, kar. |
Yağın | Türkçe | Yağmur. |
Yağınalp | Türkçe | Hareketli yiğit. |
Yağısıyan | Türkçe | Düşmanı yenen, zafer kazanan. |
Yağış | Türkçe | Yağmur, kar, dolunun yağması. |
Yağız | Türkçe | 1. Esmer. 2. Doru. 3. Yiğit. 4. Bakımlı hayvan. |
Yağızalp | Türkçe | Esmer, güçlü yiğit. |
Yağızbay | Türkçe | Esmer kimse. |
Yağızboğa | Türkçe | Güçlü, esmer kimse. |
Yağızer | Türkçe | Esmer kimse. |
Yağızhan | Türkçe | Esmer hükümdar. |
Yağızkan | Türkçe | Esmer bir soydan gelen kimse. |
Yağızkurt | Türkçe | Esmer, güçlü kimse. |
Yağıztekin | Türkçe | Esmer kimse. |
Yağmanaz | Farsça, Arapça | Gönülleri çalan, yağma eden güzel. |
Yağmur | Türkçe | Havadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı. |
Yağmurca | Türkçe | 1. Bir tür geyik. 2. Dağ keçisi. |
Yahşi | Türkçe | İyi, güzel, çok güzel. İyi, güzel, çok güzel. |
Yahşibay | Türkçe | İyi tanınan, saygın kimse. |
Yahşiboğa | Türkçe | İyi, güzel, güçlü kimse. |
Yahşihan | Türkçe | İyi, güzel hükümdar. |
Yahşikan | Türkçe | İyi, soylu bir sülaleden gelen kimse. |
Yahşitay | Türkçe | İyi, güzel kimse. |
Yahya | İbranice | "Tanrı lütufkârdır" anlamında bir söz. |
Yakup | Arapça | (ya:kup) |
Yakut | Arapça | (ya:kut) (ya:kut) |
Yalabuk | Türkçe | 1. Güzel, yakışıklı, sevimli. 2. Parlak, ışıltılı. 3. Şimşek. 4. Çevik, atik, işgüzar. 5. Kavgada üstün gelen. |
Yalap | Türkçe | 1. Parıltı. 2. İvedi, hızlı, çabuk. 3. Sarı renkli bir kuş. |
Yalav | Türkçe | Alev, ateş. Alev, ateş. |
Yalavaç | Türkçe | Peygamber,elçi. |
Yalaz | Türkçe | Alev. |
Yalaza | Türkçe | Alev. |
Yalazabay | Türkçe | Alevli, coşkun kimse. |
Yalazahan | Türkçe | Alevli, coşkulu hükümdar. |
Yalazakan | Türkçe | Alevli, coşkulu bir soydan gelen kimse. |
Yalazalp | Türkçe | Alev gibi parlak yiğit. |
Yalazan | Türkçe | Şimşek. Şimşek. |
Yalazay | Türkçe | Alev gibi parlak olan. |
Yalçın | Türkçe | 1. Dik, sarp. 2. Düz, kaygan. 3. Parlak, cilalı. |
Yalçıner | Türkçe | Sert kimse. |
Yalçınkaya | Türkçe | Sert, güçlü kimse. |
Yalçuk | Türkçe | 1. Parlak, parlayan. 2. Elçi. |
Yaldırak | Türkçe | bk. Yaltırak - 1. Işık, parıltı. 2. Kuyruklu yıldız. |
Yaldırım | Türkçe | bk. Yıldırım - 1. Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması. 2. Çok hızlı, canlı. |
Yaldız | Türkçe | Bir şeye altın veya gümüş görünümü vermek için kullanılan sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş veya bunların benzeri madde. |