İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Yalgı | Türkçe | 1. Büyü, sihir. 2. Yalnız. |
Yalgın | Türkçe | 1. Serap, ılgın. 2. Alev. |
Yalgınay | Türkçe | Alev gibi parlayan kimse. |
Yalım | Türkçe | 1. Alev, ateş. 2. Kılıç, bıçak vb.nin kesici yüzü. 3. Kaya. 4. Sarp yer, uçurum. 5. Şimşek. 6. Kuvvet, kudret. 7. Orun, derece. 8. Çalım, gurur; onur. |
Yalın | Türkçe | 1. Gösterişsiz, süssüz, sade. 2. Alev, ateş. 3. Taş, büyük kaya. 4. Çıplak, örtüsüz. |
Yalınalp | Türkçe | Gösterişsiz, sade yiğit. |
Yalınay | Türkçe | Gösterişsiz, sade kimse. Gösterişsiz, sade kimse. |
Yalkı | Türkçe | 1. Yalın, tek. 2. Işın |
Yalkın | Türkçe | bk. Yalgın - 1. Serap, ılgın. 2. Alev. |
Yalmaç | Türkçe | Karışık olmayan, sade, yalın, yapılması ve anlaşılması kolay olan. |
Yalman | Türkçe | 1. Kılıç, kama, bıçak, mızrak vb.nin ağzı veya ucu. 2. Sarp, dik. 3. Eğik, eğinik. |
Yalt | Türkçe | Yalçın, sert. |
Yaltır | Türkçe | Parlak, parlayan. |
Yaltırak | Türkçe | 1. Işık, parıltı. 2. Kuyruklu yıldız. |
Yaltıray | Türkçe | Ay gibi parlak olan. |
Yalvaç | Türkçe | bk. Yalavaç - Peygamber,elçi. |
Yamaç | Türkçe | 1. Dağın veya tepenin herhangi bir yanı. 2. Karşı. 3. Yan, yakın. |
Yaman | Türkçe | 1. Kötü, korkulan, şiddetli. 2. Cesur, güçlü. 3. Kurnaz, becerikli. |
Yamaner | Türkçe | Cesur, güçlü kimse. |
Yamanöz | Türkçe | Özü güçlü olan. |
Yamansoy | Türkçe | Güçlü soydan gelen kimse. |
Yamantürk | Türkçe | Güçlü Türk. |
Yamanyiğit | Türkçe | Cesur, güçlü yiğit. |
Yamçı | Türkçe | 1. Sürücü. 2. Bir yüzü uzun tüylü, kalın yün dokumadan yağmurluk. |
Yanaç | Türkçe | Yön, taraf. |
Yanal | Türkçe | 1. Yanda olan, yana düşen. 2. Alaca, değişik renkli. 3. Kırmızı, pembe. 4. Nehir yatağı. |
Yanar | Türkçe | 1. Parlayan, parıldayan. 2. Kaplıca. 3. Aralık ve ocak ayı. |
Yanbek | Türkçe | Arkadaşları sağlam olan kimse. |
Yanbey | Türkçe | Arkadaşı bey olan kimse. |
Yandil | Farsça, Arapça | Gönül arkadaşı, sevgili. |
Yangâr | Farsça, Arapça | Çok vefalı arkadaş. |
Yanık | Türkçe | 1. Yanmış olan. 2. Duygulu, dokunaklı. 3. Kavruk, gelişmemiş. 4. Âşık. |
Yanıker | Türkçe | Âşık, vurgun kimse. |
Yankı | Türkçe | Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması. |
Yapalak | Türkçe | 1. Gürbüz, güçlü. 2. Sevimli, şirin 3. Baykuş, puhu kuşu. |
Yapıncak | Türkçe | Seyrek taneli, kırmızı benekli bir tür üzüm. |
Yaprak | Türkçe | Bitkilerin solunumunu sağlayan, çoğunlukla yeşil ve türlü biçimlerdeki bölümü. |
Yâr | Farsça, Arapça | (ya:r) |
Yararer | Türkçe | Faydalı kimse. |
Yaraşık | Türkçe | 1. Yakışır, uygun, layık. 2. Yakışıklı. 3. Süs, ziynet, güzellik. |
Yârcan | Farsça, Arapça | (ya:rcan) |
Yardak | Türkçe | Yardımcı, arkadaş. |
Yâren | Farsça, Arapça | (ya:ren) |
Yargan | Türkçe | bk. Yarkan - Yüksek devlet mahkemesi. |
Yargı | Türkçe | 1. Hüküm, muhakeme. 2. Adalet. |
Yârıdil | Farsça, Arapça | (ya:rıdil) |
Yarkan | Türkçe | Yüksek devlet mahkemesi. |
Yarkaya | Türkçe | Sarp, uçurumlu kaya. |
Yarkın | Türkçe | 1. Şimşek, ışık 2. Işıklı. |
Yarlık | Türkçe | 1. Buyruk, ferman. 2. Yasa, kanun. 3. Yoksul. 4. Bağış, lütuf. |