İsimlerin Anlamı - Sayfa 88


İsim Kökeni Anlamı
Hüsnügüzel Arapça, Türkçe Camekânlarda yetiştirilen, sarı çiçekli, güzel yapraklı bir süs bitkisi.
Hüsnühâl Arapça Davranış güzelliği.
Hüsnüye Arapça bk. Hüsniye - Güzel.
Hüsrev Farsça, Arapça Hükümdar, padişah.
Hüsün Arapça 1. Güzel, iyi. 2. Güzellik
Hüveyda Farsça, Arapça (Hüveyda:)
Hüzzam Farsça, Arapça Türk müziğinin en eski birleşik makamlarından biri.
Idık Türkçe Kutsal, mübarek.
Idıkut Türkçe 1. Eski Türklerde bir san. 2. Devlet yönetme gücü.
Ildır Türkçe 1. Parıltı, parlayış. 2. Alaca karanlık. 3. Ege Denizi kıyısında Karaburun yarımadasının batısında arkeolojik nitelikte bir köy.
Ildız Türkçe 1. Yıldız. 2. Gün dönümünden on gün önceki gün.
Ilgar Türkçe 1. Çok çabuk, hızlı. 2. Hücum, akın. 3. Verilen söz. 4. Havanın parlak, açık olması. 5. Öfke.
Ilgarlı Türkçe 1. Çabuk davranan, hızlı. 2. Sözünde duran. 3. Öfkeli.
Ilgaz Türkçe 1. Atın dört nala koşması. 2. Hücum, akın.
Ilgazcan Türkçe, Farsça, Arapça Akıncı, savaşçı kimse.
Ilgazer Türkçe Akıncı, savaşçı kimse.
Ilgı Türkçe 1. Soy sop. 2. Sürü. 3. Çoban. 4. Hısım, akraba.
Ilgım Türkçe 1. Serap, belli belirsiz görünme. 2. Göz erimi, ufuk.
Ilgın Türkçe 1. Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaççık. 2. Hafif esen rüzgâr. 3. Kavurucu sıcak. 4. Belli belirsiz, hafif. 5. Serap. 6. Hayal. 7. İnce. 8. Konya'nın bir ilçesi.
Ilıcak Türkçe 1. Sıcak su kaynayan yer. 2. Ilıkça. 3. Yoğurt yapmak için yeni mayalanmış süt.
Ilıcan Türkçe, Farsça, Arapça Sıcakkanlı kimse.
Ira Türkçe 1. Öz yapı, karakter. 2. Yüz, çehre, görünüş.
Iraz Türkçe bk. Raziye - (ra:ziye)
Irıs Türkçe Mutluluk, saadet.
Irısgül Türkçe, Farsça, Arapça Mutluluk gülü.
Irız Türkçe Cesur, yiğit.
Irkıl Türkçe Kâhin, falcı.
Irmak Türkçe Çoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir.
Ismık Türkçe Sessiz, utangaç, az konuşan kimse.
Işık Türkçe 1. Aydınlık, ziya. 2. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, yüzde ve gözlerde beliren parıltı. 3. Yol gösteren, aydınlatan, önderlik eden kimse.
Işıkal Türkçe "Aydınlan" anlamında kullanılan bir ad.
Işıkalp Türkçe Aydın, ileri görüşlü yiğit.
Işıkay Türkçe Ay ışığı.
Işıker Türkçe Aydın, ileri görüşlü kimse.
Işıkhan Türkçe Aydın, ileri görüşlü hükümdar.
Işıkkan Türkçe Aydın, ileri görüşlü bir soydan gelen kimse.
Işıklı Türkçe Işığı olan, aydınlık.
Işıktaş Türkçe Aydın, ileri görüşlü kimse.
Işıl Türkçe Işıldayan, parlayan.
Işılak Türkçe 1. Parlak. 2. Göz. 3. Temiz. 4. Geniş yapraklarının bir yüzü parlak olan bir tür ot.
Işılar Türkçe 1. Parlayan, ışıldayan. 2. Neşeli, canlı, şen.
Işılay Türkçe Parlayan, ışıldayan ay, ay ışığı.
Işıldar Türkçe Parlak, göz alıcı, ışıldayan.
Işıltan Türkçe Sabahın ilk aydınlığı.
Işıltı Türkçe Parlaklık, aydınlık. Parlaklık, aydınlık.
Işım Türkçe 1. Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti. 2. Simşek.
Işıman Türkçe Parlak, aydınlık yüzlü kimse.
Işın Türkçe Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne dağılıp giden ışık demeti.
Işınay Türkçe Ay gibi parlak yüzlü kimse.
Işınbay Türkçe Ay gibi parlak yüzlü kimse.