İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Hava | Arapça | Gökyüzü. |
Haver | Farsça, Arapça | (ha:ver) |
Havi | Arapça | (ha:vi:) |
Havva | Ar | (havva:) |
Hayal | Arapça | 1. Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey. 2. Gölge. |
Hayalî | Arapça | (haya:li:) |
Hayat | Arapça | 1. Yaşam, dirim. 2. Canlılarda, doğumdan ölüme kadar geçen süre. 3. Yaşama, yaşayış. |
Hayati | Arapça | (haya:ti) |
Haydar | Arapça | 1. Aslan. 2. Cesur, yiğit kimse. 3. Hz.Ali’nin lakabı. |
Hayır | Arapça | İyilik, karşılık beklemeden yapılan yardım. |
Hayırgül | Arapça, Farsça | İyiliği seven güzel kimse. |
Hayran | Arapça | 1. Hayranlık duyan, hayrette kalan. 2. Son derece beğenen, tutkun. |
Hayrani | Arapça | (hayra:ni) |
Hayret | Arapça | Şaşkınlık, şaşma. Şaşkınlık, şaşma. |
Hayrettin | Arapça | Dinin hayırlısı. |
Hayri | Arapça | Hayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu. |
Hayriye | Ar | Hayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu. |
Hayrullah | Arapça | Allah’ın hayırlı kıldığı. |
Hayrünnisa | Arapça | (hayrünnisa:) |
Hazal | Türkçe | Kuruyup dökülen ağaç yaprakları. |
Hazan | Farsça, Arapça | Güz, yaprak dökümü mevsimi, sonbahar. |
Hazar | Arapça | Barış ve güven. |
Hazel | Türkçe | bk. Hazal - Kuruyup dökülen ağaç yaprakları. |
Hazık | Arapça | (ha:zık) |
Hazım | Arapça | (ha:zım) |
Hazime | Arapça | (ha:zime) |
Hazin | Arapça | (ha:zin) |
Hazine | Arapça | (hazi:ne) |
Hazret | Arapça | 1. Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan. 2. Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz. 3. Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü. |
Hediye | Arapça | Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, armağan. |
Hekim | Arapça | Doktor, tabip, bilge kişi, filozof. |
Hemdem | Farsça, Arapça | Birlikte yaşayan, arkadaş. |
Hemta | Farsça, Arapça | (hemta:) |
Heper | Türkçe | Her zaman yiğit, yürekli olan kimse. |
Hepgül | Türkçe, Farsça, Arapça | Her zaman güzel olan kimse. |
Hepşen | Türkçe | Her zaman neşeli ve mutlu olan. |
Hepyener | Türkçe | Her zaman üstün gelen, yenen kimse. |
Hepyüksel | Türkçe | "Her zaman gözün yükseklerde olsun, yüksel" anlamında kullanılan bir ad. |
Heves | Arapça | 1. Arzu, istek. 2. Gelip geçici istek. |
Heybet | Arapça | İnsanlara korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş, büyüklük, ululuk. |
Heyecan | Arapça | Duygularda meydana gelen coşma, coşkunluk. |
Hezarfen | Farsça, Arapça | Çok bilen, elinden çok iş gelen. |
Hıdır | Arapça | bk. Hızır - Halk inanışlarına göre ölümsüzlüğe kavuşmuş olduğuna inanılan ulu kimse. |
Hıfzı | Arapça | 1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma. |
Hıfzırrahman | Arapça | Merhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu. |
Hıfziye | Arapça | 1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma. |
Hıfzullah | Arapça | Merhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu. |
Hıncal | Türkçe | "Hıncını al" anlamnda kullanılan bir ad. |
Hıraman | Farsça, Arapça | (hıra:man) |
Hızır | Arapça | Halk inanışlarına göre ölümsüzlüğe kavuşmuş olduğuna inanılan ulu kimse. |