İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Dikay | Türkçe | Sert, aksi kimse. |
Dikbaş | Türkçe | İnatçı, dik kafalı, direngen, gururlu kimse. |
Dikbay | Türkçe | Sert, aksi zengin kimse |
Dikboğa | Türkçe | Sert ve aksi kimse. |
Dikçam | Türkçe | Çam gibi uzun olan kimse. |
Dikdal | Türkçe | Sert ve aksi kimse. |
Dikeç | Türkçe | 1. Dikey. 2. Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir. |
Dikel | Türkçe | Aksi, ters kimse. |
Diken | Türkçe | Kimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve kimi hayvanların derisinde bulunan sert, sivri çıkıntı. |
Diker | Türkçe | Aksi, ters kimse |
Dikey | Türkçe | Dik olarak. |
Dikmen | Türkçe | 1. Koni biçiminde sivri tepe. 2. Dağların en yüksek yeri. 3. Yayla. |
Diksoy | Türkçe | Soyu ters ve inatçı kimselere dayanan. |
Diktaş | Türkçe | "Bir taş olsun dik, bir eser bırak" anlamında kullanılan bir ad. |
Dil | Türkçe Farsça, Arapça | 1. Tat alma organı. 2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma. 3. Tutsak, esir. 4. Körfez, koy. Gönül, yürek, kalp. |
Dila | Farsça, Arapça | Ey gönül! |
Dilâ | Farsça, Arapça | (dilâ:) |
Dilân | Farsça, Arapça | Gönüller, yürekler. |
Dilâra | Farsça, Arapça | (dilâ:ra) |
Dilâşup | Farsça, Arapça | (dilâ:şup) |
Dilâver | Farsça, Arapça | (dilâ:ver) |
Dilay | Farsça, Arapça, Türkçe | Gönlü aydınlatan ay gibi güzel. |
Dilbaz | Türkçe, Farsça, Arapça | 1. Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen. 2. Konuşmasıyla kandıran. Gönül çeken. |
Dilbent | Farsça, Arapça | Gönül bağı, gönül bağlayan. |
Dilber | Farsça, Arapça | Gönlü alıp götüren güzel. |
Dilbeste | Farsça, Arapça | Gönül bağlamış, âşık. |
Dilbu | Farsça, Arapça | (dilbu:) |
Dildade | Farsça, Arapça | (dilda:de) |
Dildar | Farsça, Arapça | Birinin gönlünü almış, sevgili. |
Dilderen | Farsça, Arapça, Türkçe | Sevgi toplayan, gönül alan, beğenilen. |
Dilefruz | Farsça, Arapça | Yürek yandıran, sevimli. |
Dilege | Türkçe | Güzel ve düzgün konuşan. |
Dilek | Türkçe | Dilenen, istenen şey. |
Dilem | Farsça, Arapça, Türkçe | Gönül ilacı. |
Dilemre | Türkçe | Ana diline tutkun, dilini çok seven kimse. |
Diler | Türkçe | İsteyen, dilekte bulunan, dileyen. İsteyen, dilekte bulunan, dileyen. |
Dilercan | Türkçe, Farsça, Arapça | İsteyen, dilekte bulunan, dileyen kimse. |
Dilferah | Farsça, Arapça | Gönlü ferah, sevinçli. |
Dilfeza | Farsça, Arapça | (dilfeza:) |
Dilfigâr | Farsça, Arapça | (dilfigâ:r) |
Dilfiruz | Farsça, Arapça | Gönle ferahlık veren, sevindiren. |
Dilge | Türkçe | Güzel konuşan, hoşsohbet kimse. |
Dilhan | Farsça, Arapça | Gönülden söyleyen, içten konuşan kimse. |
Dilhayat | Farsça, Arapça | Gönül canlılığı. |
Dilhun | Farsça, Arapça | İçi kan ağlayan. |
Dilhuş | Farsça, Arapça | Gönlü hoş, yüreği rahat. |
Dilmaç | Türkçe | Çevirmen, tercüman. |
Dilman | Türkçe | bk. Dilmen. - Dil bilen, güzel söz söyleyen. |
Dilmen | Türkçe | Dil bilen, güzel söz söyleyen. |
Dilnişin | Farsça, Arapça | Gönülde yer tutan, hoş, güzel. |