İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Uç | Türkçe | 1. Son, nihayet. 2. Kıyı, kenar. 3. Sınır, hudut. 4. Neden, sebep. |
Uça | Türkçe | bk. Uca - 1. Sırt, arka. 2. Yüksek, yüce. |
Uçan | Türkçe | 1. Uçma eylemini yapan. 2. İki yelkenli gemi. |
Uçanay | Türkçe | Çok sevinen insan. |
Uçanok | Türkçe | Ok gibi uçarak giden kimse. |
Uçantekin | Türkçe | Çok sevinen kimse. |
Uçantürk | Türkçe | Çok sevinen Türk. |
Uçar | Türkçe | Uçan, uçucu. |
Uçarer | Türkçe | Çok sevinen kimse. |
Uçarlı | Türkçe | Gerçekçi olmayan, hayaller peşinde koşan kimse. |
Uçay | Türkçe | Son ay. |
Uçbay | Türkçe | Son derece zengin olan kimse. |
Uçbeyi | Türkçe | Uçların sivil ve askerî yönetiminden sorumlu olan görevli. |
Uçhan | Türkçe | Sınır beyi. |
Uçkan | Türkçe | Çok uçan, uçucu. |
Uçkara | Türkçe | Bir kuş. |
Uçkun | Türkçe | 1. Kıvılcım. 2. Pahalı, yüksek. 3. Uçan, çapkın. 4. Becerikli, eli tez. |
Uçma | Türkçe | 1. Dağın karla örtülmüş dik yamacı. 2. Olay. |
Uçmak | Türkçe | 1. Cennet. 2. Yar, uçurum. |
Uçman | Türkçe | Uçan, uçucu. |
Uçuk | Türkçe | 1. Uçmuş, soluk renk. 2. Çökmüş yer, toprak. 3. İyi. 4. Sivri dağ tepesi. |
Uçur | Türkçe | 1. Vakit, an, 2. Fırsat. 3. Mevsim. |
Uflaz | Türkçe | bk. Oflaz - 1. İyi, güzel, eksiksiz, tam. 2. Gürbüz, yakışıklı, güzel giyinen. 3. Becerikli. 4. Eflatun rengi. 5. İşe yarar. |
Ufuk | Arapça | 1. Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. 2. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. 3. Çevre, dolay. |
Ufukay | Arapça | Ufuk ve ay. |
Ufukdeniz | Arapça, Türkçe | Ufuk ve deniz. |
Ufuktan | Arapça, Türkçe | Ufuk ve tan. |
Ugan | Türkçe | bk. Ogan - 1. Tanrı. 2. Güçlü, kuvvetli. |
Uguz | Türkçe | bk. Oğuz - 1. Sağlam, gürbüz, güçlü delikanlı. 2. Temiz kalpli dost, iyi arkadaş. 3. Kır adamı, köylü. 4. Saf, deneyimsiz kimse. 5. Türklerin en büyük boylarından birinin ve bu boydan olan kimselerin adı. |
Uğan | Türkçe | bk. Ogan - 1. Tanrı. 2. Güçlü, kuvvetli. |
Uğanbike | Türkçe | Güçlü, kuvvetli kadın. |
Uğur | Türkçe | 1. Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı. 2. Bu nitelikte olduğuna inanılan şey. 3. İyilik, şans, talih, baht. 4. Fırsat, tesadüf. |
Uğural | Türkçe | "Uğur al" anlamında kullanılan bir ad. |
Uğuralp | Türkçe | Uğurlu yiğit. |
Uğurata | Türkçe | Uğurlu ata. |
Uğuray | Türkçe | Uğurlu kimse. Uğurlu güzel. |
Uğurcan | Türkçe, Farsça, Arapça | Uğurlu, hayırlı kimse. Uğurlu, hayırlı kimse. |
Uğurel | Türkçe | Eli uğurlu olan kimse. |
Uğurhan | Türkçe | Uğurlu hükümdar. |
Uğurlu | Uğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan; kutlu, kutsal. Uğuru olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutlu. | |
Uğurlubay | Türkçe | Uğurlu- kimse. |
Uğurlubey | Türkçe | Uğurlu bey. |
Uğurol | Türkçe | "Mutlu ve bereket getir" anlamında kullanılan bir ad. |
Uğursal | Türkçe | "Uğur dağıt, uğur sal" anlamında kullanılan bir ad. |
Uğursan | Türkçe | Uğuruyla tanınan kimse. |
Uğursay | Türkçe | "Uğur olarak kabul et" anlamında kullanılan bir ad. |
Uğursel | Türkçe, Arapça | Uğuru çok olan kimse. |
Uğurser | Türkçe | "Uğur dağıt" anlamında kullanılan bir ad. |
Uğursoy | Türkçe | Uğurlu soydan gelen kimse. |
Uğurtan | Türkçe | Tan vakti gibi uğurlu olan. |