İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Temizkan | Türkçe | Doğru ve dürüst soydan gelen. |
Temizol | Türkçe | "Doğru ve iyi ahlaklı ol" anlamında kullanılan bir ad. |
Temizöz | Türkçe | Özü temiz, dürüst olan kimse. |
Temizsan | Türkçe | Doğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse. |
Temizsoy | Türkçe | Temiz ve dürüst soydan gelen kimse. |
Temre | Arapça | Bir tek hurma. |
Temren | Türkçe | Ok, kargı gibi silahların ucundaki sivri demir. |
Temuçin | Türkçe | bk. Timuçin - Katı, sağlam demir. |
Temürhan | Türkçe | bk. Demirhan - Güçlü hükümdar. |
Temürlenk | Türkçe, Farsça, Arapça | bk. Timurlenk - Bir ayağının aksak olması nedeniyle "Aksak Timur" anlamındaki bu adla anılan Timurlular Hanedanı'nın kurucusu ve ilk hükümdarı (1336-1405). |
Temürşah | Türkçe, Farsça, Arapça | bk. Demirşah - Güçlü, kuvvetli, sert hükümdar. |
Tenay | Farsça, Arapça, Türkçe | Ay gibi beyaz, parlak tenli. |
Tendü | Moğolca | Yiğit, cesur. Yiğit, cesur. |
Tendübay | Moğolca, Türkçe | Yiğit, cesur kimse. |
Tendürek | Türkçe | Yanardağ ağzı. |
Tengir | Türkçe | Cimri. |
Tengiz | Türkçe | bk. Deniz - 1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok, bol. |
Tengizalp | Türkçe | bk. Denizalp - Yiğit denizci. |
Tenigül | Farsça, Arapça, Türkçe | Teni gül gibi güzel olan. |
Tennur | Farsça, Arapça | Teni nur gibi aydınlık, berrak olan, güzel. |
Tennure | Arapça | Mevlevi dervişlerinin sema ayini sırasında giydikleri giysi. |
Tenvir | Arapça | Aydınlatma, ışıklandırma. |
Teoman | Türkçe | Hun İmparatoru Mete´nin babası. |
Tepedelen | Türkçe | Yalçın kayalar üstüne yapılmış şato. |
Tepegöz | Türkçe | 1. Gözleri yukarı doğru kalkmış kimse. 2. Sağa sola çarpan sakar kimse. 3. Yaramaz çocuk. 4. Herkese çatan, kavgacı. |
Tepel | Türkçe | 1. Bir şeyin en üstteki kısmı. 2. Küçük dağ. |
Tepir | Farsça, Arapça | 1. Tahılın taşını ayıklamaya yarayan elek. 2. Ağaç tepesi. |
Tercan | Türkçe, Farsça, Arapça | 1. Genç, taze, körpe. 2. Kırmızı buğday. |
Terek | Türkçe | l. Raf, sergen. 2. Merdiven gibi set set olan dağ. |
Terem | Türkçe | Kıl keçisi ile tiftik keçisinin çiftleşmesinden doğan oğlak. |
Terim | Türkçe | İnce, kibar. İnce, kibar. |
Terken | Türkçe | 1. Kraliçe. 2. Güzel kız. 3. Bir tür ok. |
Terlan | Türkçe | Sarı renkli, büyük pençeli, kartala benzeyen bir kuş. |
Teşrif | Arapça | Şereflendirme, onurlandırma. |
Teşrife | Arapça | Şereflendirme, onurlandırma. |
Tetik | Türkçe | 1. Uyanık, açıkgözlü. 2. Çabuk davranan, çevik. 3. Becerikli. 4. Kedi, köpek vb. hayvanların pençeleri. 5. Önder, kılavuz. 6. Ateşli silahları ateşlemek için çekilen küçük manivela. |
Tetiker | Türkçe | Uyanık, çevik, becerikli kimse. |
Tevekkül | Arapça | Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah'a bırakma. |
Tevfik | Arapça | 1. Uydurma, uygun düşürme. 2. Başarıya ulaştırma. 3. Tanrı'nın yardımına kavuşma. |
Tevfika | Arapça | 1. Uydurma, uygun düşürme. 2. Başarıya ulaştırma. 3. Tanrı'nın yardımına kavuşma. |
Tevhiddin | Arapça | Dinin birliği, birleştiriciliği. |
Tevhide | Arapça | 1. Birkaç şeyi bir araya getirme, birleştirme. 2. Allah’ın birliğine inanma. |
Tevhit | Arapça | 1. Birkaç şeyi bir araya getirme, birleştirme. 2. Allah’ın birliğine inanma. |
Tevil | Arapça | (te:vil) |
Tevir | Arapça Tavr’dan | 1. Çeşit, tür. 2. Renk. |
Tevrat | İbranice | Dört kutsal kitaptan, Hz. Musa’ya indirilen, Allah’ın emirlerini kapsayan kitap. |
Tevs | Arapça | 1. Sakinlik, dinginlik, durgunluk. 2. Barış, sulh. |
Tevsen | Farsça, Arapça | 1. Başı sert at. 2. Dik başlı, inatçı. |
Teymur | Türkçe | bk. Timur - Demir. |
Tez | Farsça, Arapça | 1. Keskin. 2. Çabuk, hızlı. |