İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Sülünbike | Türkçe | Uzun boylu, endamlı kadın. |
Sümbül | Farsça, Arapça | Zambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi. |
Sümbülveş | Farsça, Arapça | Sümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel. |
Sümer | IV. bin yılın ikinci yarısında Aşağı Mezopotamya´da yaşamış olan kavim. | |
Sümerkan | Türkçe | Sümer soyundan gelen kimse. |
Sümeyra | Arapça | (sümeyra:) |
Sümeyre | Arapça | 1. Meyve çağlası. 2. Kıvrılmış yaprak. |
Sünbüle | Arapça | 1. Başak. 2. Başak burcu. 3. Türk müziğinde bir makam. |
Sündüs | Arapça | Parlak renkli, çiçekli altın veya gümüş telle işlemeli, nakışlı dokunmuş ipek kumaş. |
Süngür | Türkçe | bk. Sungur - 1. Soğukkanlı, sakin kimse. 2. Akdoğan. |
Süngütay | Türkçe | Süngü takmış, savaşmaya hazır kimse. |
Sünter | Türkçe | Kırmızı renkli, çavdara benzer bir tür sert buğday. |
Süphan | Arapça | Doğu Anadolu´da Van Gölü´nün kuzey kıyısındaki sönmüş volkanik dağ. |
Süreyya | Arapça | (süreyya:) (süreyya:) |
Sürmeli | Türkçe | 1. Gözleri sürme çekilmiş gibi güzel olan kimse. 2. Bir tür buğday. |
Sürsoy | Türkçe | "Soyun sürsün, genişlesin" anlamında kullanılan bir ad. |
Süruri | Arapça | (süru:ri) |
Süsen | Farsça, Arapça | Çiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bitkisi. |
Süslü | Türkçe | Süslenmiş, bezenmiş, süsleri olan, güzel. |
Süvari | Farsça, Arapça | (süva:ri) |
Süveyda | Arapça | (süveyda:) |
Süveyde | Arapça | bk. Süveyda - (süveyda:) |
Süyek | Türkçe | Kemik. |
Süzen | Türkçe | Topluca yapılan av. |
Süzülay | Türkçe | "Nazlan, süzül, nazlı nazlı salın" anlamında kullanılan bir ad. |
Şaban | Arapça | (şa:ban) |
Şad | Farsça, Arapça | Mutlu, sevinçli. |
Şadan | Farsça, Arapça | (şa:dan) (şa:dan) |
Şader | Farsça, Arapça, Türkçe | (şa:der) |
Şadıman | Farsça, Arapça | (şa:dıman) (şa:dıman) |
Şadi | Farsça, Arapça | (şa:di) |
Şadiye | FArapça, Arapça | (şa:diye) |
Şaduman | Farsça, Arapça | (şa:duman) |
Şafak | Arapça | Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık. |
Şafaknur | Arapça | Şafak aydınlığı. |
Şafi | Arapça | (şa:fi:) |
Şafiye | Arapça | (şa:fiye) |
Şah | Farsça, Arapça | Hükümdar. |
Şahabettin | Arapça | Dinin yıldızı. |
Şahadet | Arapça | (şaha:det) |
Şahadettin | Arapça | (şaha:dettin) |
Şahamet | Arapça | (şaha:met) (şaha:met) |
Şahan | Farsça, Arapça | bk. Şahin - (şa:hin) |
Şahane | Farsça, Arapça | (şa:ha:ne) |
Şahap | Arapça | 1. Kıvılcım. 2. Akan yıldız. 3. Cesur, yürekli kimse. |
Şahat | Farsça, Arapça, Türkçe | Güçlü, güzel cins at, atların şahı. |
Şahbanu | Farsça, Arapça | (şahba:nu) |
Şahbaz | Farsça, Arapça | 1. Bir cins iri ve beyaz doğan. 2. Yiğit, cesur, kahraman kimse. 3. Atılgan, becerikli kimse. |
Şahbey | Farsça, Arapça, Türkçe | Üstün nitelikli, saygın, yüce kimse. |
Şahdane | Farsça, Arapça | (şahda:ne) |