İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Soyuer | Türkçe | Yiğit soydan gelen kimse. |
Soyugür | Türkçe | Geniş, kalabalık soydan gelen kimse. |
Soyupak | Türkçe, Farsça, Arapça | Soyu temiz, soylu kimse. |
Soyurgal | Türkçe | İhsan, bağış, hediye, armağan. |
Söğüt | Türkçe | Sulak yerlerde yetişen bir ağaç. |
Sökmen | Türkçe | 1. Yiğitlere verilen san. 2. Selçuklulara bağlı Hasankeyf Artuklu Beyliği'nin kurucusunun adı. |
Sökmener | Türkçe | Yiğit kimse. |
Sökmensü | Türkçe | Yiğit asker, yiğit subay. |
Sökmensüer | Türkçe | Yiğit asker. |
Sönmez | Türkçe | Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı. Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı. |
Sönmezalp | Türkçe | Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan yiğit. |
Sönmezay | Türkçe | Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse. Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse. |
Sönmezer | Türkçe | Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse. |
Sözal | Türkçe | "Söz iste, konuş" anlamında kullanılan bir ad. |
Sözen | Türkçe | Güzel konuşan, söylev veren, hatip. |
Sözer | Türkçe | Sözünde duran kimse. |
Sözmen | Türkçe | Güzel, etkili konuşan kimse. |
Sözüsöz | Sözünde duran. | |
Su | Türkçe | Canlıların yaşamında önemli bir yeri olan rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı. |
Sualp | Türkçe | Denizci yiğit. |
Suat | Arapça | Mutlu. Mutlu. |
Suavi | Arapça | (sua:vi) |
Suay | Türkçe | Su gibi saf ve temiz kimse. |
Subaşı | 1. Bir şehirde suyu dağıtımına ve şehrin su işlerine bakan kimse. 2. Çiftlik kâhyası. | |
Subay | Türkçe | Silahlı kuvvetlerde asteğmenden orgeneral veya oramirale kadar rütbedeki asker. |
Subegi | Türkçe | Askerin başı, komutan. |
Subhi | Arapça | bk. Suphi - Sabah vaktiyle, şafak ile ilgili. |
Subhiye | Arapça | bk. Suphiye - Sabah vaktiyle, şafak ile ilgili. |
Subutay | Moğolca | Tarihte Cengiz Hanın ünlü Moğol generalinin adı. |
Suca | Türkçe | Uzun, düzgün boy. |
Sudan | Türkçe | Su gibi güzel, berrak olan. |
Sude | Farsça, Arapça | (su:de) |
Sudi | Farsça, Arapça | (su:d,) |
Sudiye | Farsça, Arapça | (su:diye) |
Suhan | Farsça, Arapça | bk. Sühan - Söz, lakırtı. |
Suheyp | Arapça | Arkadaş, dost. |
Suka | Arapça | Çarşı adamı, esnaf. |
Sukat | Türkçe | Armağan. |
Sukuşu | Türkçe | Su kıyılarında yaşayan bir tür kuş. |
Sulbiye | Arapça | Birinin soyundan gelme. |
Sulhi | Arapça | Barışa özgü, barışla ilgili, barış. |
Sulhiye | Arapça | Barışa özgü, barışla ilgili, barış. |
Sultan | Arapça | 1. Padişah, hükümdar. 2. Hükümdar ailesinden olan kadınlara verilen ad. 3. Sevilen, beğenilen, baş tacı edilen. |
Sumer | bk. Sümer - IV. bin yılın ikinci yarısında Aşağı Mezopotamya´da yaşamış olan kavim. | |
Sumru | Arapça | Bir şeyin yüksek yeri, tepesi, üst tarafı. |
Sun | Arapça | 1. Yapma, yapış. 2. İş, yapıt. 3. Gün, etki. 4. T. Sunmak eyleminin emir biçimi. |
Suna | Türkçe | 1. Bir tür yaban ördeği, erkek ördek. 2. Boylu, güzel, yakışıklı. |
Sunal | Türkçe | Sunma, sunuş ile ilgili. |
Sunalp | Arapça, Türkçe | Güçlü, etkili yiğit. |
Sunar | Türkçe | "Saygılı bir biçimde verir, takdim eder" anlamında kullanılan bir ad. |