İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Öke | Türkçe | bk. Öge - 1. Çok akıllı. 2. Yaşlı kimse. 3. Bir ulusun büyüğü, ileri geleni. 4. Hekim. 5. Ün, şöhret. |
Ökeer | Türkçe | Akıllı, bilgili kimse. |
Ökelik | Türkçe | Akıllılık, bilgelik. |
Öker | Türkçe | Akıllı kimse. |
Ökkeş | Arapça | Erkek örümcek. |
Öklü | Türkçe | Akıllı. |
Ökmen | Türkçe | Akıllı, zeki, bilgili kimse. |
Ökmener | Türkçe | Akıllı, bilgili kimse. |
Ökte | Türkçe | Akıllı, zeki, anlayışlı, bilgili. |
Öktem | Türkçe | 1. Güçlü. 2. Onurlu. |
Öktemer | Türkçe | 1. Güçlü kimse. 2. Onurlu kimse. |
Ökten | Türkçe | 1. Akıllı, bilgili. 2. Kahraman, cesur. |
Öktener | Türkçe | 1. Akıllı, bilgili kimse. 2. Kahraman, cesur kimse. |
Öktürk | Türkçe | Akıllı, güçlü Türk. |
Ölçüm | Türkçe | Ölçülerek elde edilen sonuç. |
Ölçün | Türkçe | 1. Oranlama, kestirme, tahmin. 2. Yarış. |
Ölen | Türkçe | 1. Çiçek açmış çayır. 2. Şarkı. 3. Sulak arazi. 4. Nemli, yaş. |
Ölmez | Türkçe | Uzun ömürlü. |
Ölmezbey | Türkçe | Uzun ömürlü bey. |
Ömer | Arapça | 1. Yaşama, yaşayış, hayat, canlılık. 2. İkinci halife. |
Ömür | Arapça | Yaşama, yaşayış, hayat. Yaşama, yaşayış, hayat. |
Ömüral | Arapça, Türkçe | "Uzun ömürlü ol" anlamında kullanılan bir ad. |
Ömürcan | Arapça, Farsça | Uzun ömürlü. |
Ömürlü | Arapça, Türkçe | Uzun yaşayan, uzun ömürlü. |
Önad | Türkçe | Adı önde gelen, tanınan. |
Önal | Türkçe | "Üstün gel, başta ol" anlamında kullanılan bir ad. |
Önalan | Türkçe | Önce davranan, üstün gelen, başta olan. |
Önay | Türkçe | Ocak ayında doğan. |
Önaydın | Türkçe | İlerisi, önü aydınlık olan. |
Öncel | Türkçe | 1. Birine göre kendinden önce yerini tutmuş olan kimse. 2. Bizden önce yaşamış olanlar. |
Öncü | Türkçe | 1. Kılavuz, rehber. 2. Önder. 3. Yeni bir görüş ve akım başlatan kimse. |
Öncübay | Türkçe | Öncü olan kimse. |
Öncüer | Türkçe | Öncü olan kimse. |
Önder | Türkçe | 1. Bir topluluğa başkanlık eden kimse. 2. Önde giden, yol gösteren, kılavuz. |
Önderol | Türkçe | "Önderlik yap" anlamında kullanılan bir ad. |
Öndeş | Türkçe | Yol gösteren, rehber, kılavuz. |
Öndünç | Türkçe | 1. Haberci. 2. Başta olan. |
Önel | Türkçe | Bir işin tamamlanması için verilen süre, vade, mühlet. |
Önemli | Türkçe | Önemi olan, değerli. |
Önen | Türkçe | Hak, adalet. |
Öner | Türkçe | Önde gelen, başta gelen kimse. |
Öneri | Türkçe | Öne sürülen görüş, düşünce, teklif. |
Öneş | Türkçe | 1. Rehber, kılavuz. 2. İnat. |
Öney | Türkçe | Önde olan, önde gelen, üstün. |
Öngay | Türkçe | Jüpiter gezegeni. |
Öngel | Türkçe | Ağırbaşlı kimse. |
Öngen | Türkçe | Başarı, zafer. |
Öngör | Türkçe | "İleriyi düşünerek, göz önünde tutarak davran" anlamında kullanılan bir ad. |
Öngören | Türkçe | İleriyi düşünerek, göz önünde tutarak davranan. |
Öngü | Türkçe | 1. İlk, önce, önceki. 2. Direnme, inat. |