| Nurzat |
Arapça |
Nurlu, aydınlık kişi. |
| Nurzen |
Arapça, Farsça |
Nurlu, ışıklı kadın. |
| Nurzer |
Arapça, Farsça |
Altın gibi parlak ve değerli olan. |
| Nusret |
Arapça |
1. Yardım. 2. Allah’ın yardımı. 3. Üstünlük, başarı. |
| Nusrettin |
Arapça |
Dinin üstünlüğü. |
| Nuşabe |
Farsça, Arapça |
(n:uşa:be) |
| Nuşin |
Farsça, Arapça |
(nu:şin) |
| Nuyan |
Moğolca |
bk. Noyan - 1. Başkomutan. 2. Bey. |
| Nükhet |
Arapça |
Güzel koku. |
| Nüvide |
Farsça, Arapça |
(nüvi:de) |
| Nüvit |
Farsça, Arapça |
Müjde, iyi haber. Müjde, iyi haber. |
| Nüzhet |
Arapça |
1. Eğlence, neşe. 2. Ferahlık, sevinç. 1. Neşe, eğlence. 2. Ferahlık, sevinç |
| Oba |
Türkçe |
1. Çadırlarda yaşayan göçebe ailelerin meydana getirdiği topluluk. 2. Genellikle bölmeli göçebe çadırı. |
| Oben |
Türkçe |
"O, benim" anlamında kullanılan bir ad. |
| Obuz |
Türkçe |
Su kaynağı. |
| Ocak |
Türkçe |
1. Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma gibi amaçlarla kullanılan yer. 2. Ev, aile, soy. |
| Ocan |
Türkçe, Farsça, Arapça |
"O, cana yakın dosttur" anlamında kullanılan bir ad. |
| Od |
Türkçe |
Ateş. |
| Oder |
Türkçe |
Ateş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse. |
| Odhan |
Türkçe |
Ateşli hükümdar. |
| Odkan |
Türkçe |
Canlı, coşkulu kimse. |
| Odkanlı |
Türkçe |
Canlı, coşkulu, ateşli kimse. |
| Odman |
T: |
Ateş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse. |
| Odyak |
Türkçe |
"Ateşli ve coşkulu ol" anlamında kullanılan bir ad. |
| Odyakar |
Türkçe |
Ateş gibi can yakan kimse. |
| Odyakmaz |
Türkçe |
Ateş yakmaz. |
| Oflas |
Türkçe |
bk. Oflaz - 1. İyi, güzel, eksiksiz, tam. 2. Gürbüz, yakışıklı, güzel giyinen. 3. Becerikli. 4. Eflatun rengi. 5. İşe yarar. |
| Oflaz |
Türkçe |
1. İyi, güzel, eksiksiz, tam. 2. Gürbüz, yakışıklı, güzel giyinen. 3. Becerikli. 4. Eflatun rengi. 5. İşe yarar. |
| Oflazer |
Türkçe |
İyi, güzel, eksiksiz, becerikli kimse. |
| Ogan |
Türkçe |
1. Tanrı. 2. Güçlü, kuvvetli. |
| Oganalp |
Türkçe |
Güçlü yiğit. |
| Oganer |
Türkçe |
Güçlü kimse. |
| Ogansoy |
Türkçe |
Güçlü soydan gelen kimse. |
| Ogeday |
Moğolca |
bk. Ögeday - 1. Çok akıllı, bilgili. 2. Büyük Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın oğlu. |
| Oguş |
Türkçe |
1. Oymak. 2. Hısım, akraba. 3. Bereket. |
| Ogül |
Türkçe, Farsça, Arapça |
"O, gül gibi güzeldir" anlamında kullanılan bir ad. |
| Ogün |
Türkçe |
Anımsanan, belirli bir günde doğan kimse. |
| Oğan |
Türkçe |
bk. Ogan - 1. Tanrı. 2. Güçlü, kuvvetli. |
| Oğanalp |
Türkçe |
bk. Oganalp - Güçlü yiğit. |
| Oğaner |
Türkçe |
bk. Oganer - Güçlü kimse. |
| Oğansoy |
Türkçe |
bk. Ogansoy - Güçlü soydan gelen kimse. |
| Oğanverdi |
Türkçe |
"Allah bağışladı" anlamında kullanılan bir ad. |
| Oğul |
Türkçe |
1. Erkek evlat. 2. Yavru. 3. Kovandan çıkan arı topluluğu. |
| Oğulbalı |
Türkçe |
1. Çok güzel, eksiksiz. 2. Erkek çocuktan olan. 3. Beyaz ve iyi bal. |
| Oğulbaş |
Türkçe |
İlk doğan erkek çocuk. |
| Oğulbay |
Türkçe |
Zenginlik getiren çocuk. |
| Oğulbey |
Türkçe |
Beyin oğlu. |
| Oğulcan |
Türkçe, Farsça, Arapça |
Çok sevgili çocuk. |
| Oğulçak |
Türkçe |
Küçük oğul. |
| Oğultan |
Türkçe |
Sabahleyin doğan çocuk. |