| Akyipek |
Türkçe |
bk. Akipek. - Beyaz ipek. |
| Akyol |
Türkçe |
Dürüst, doğru ve iyi yol, hak yol. |
| Akyön |
Türkçe |
Doğru yön. |
| Akyurt |
Türkçe |
Güvenilir yurt. |
| Akyürek |
Türkçe |
Temiz, iyi niyetli kimse. |
| Akyüz |
Türkçe |
Namuslu, şerefli, doğru kimse. |
| Ala |
Türkçe |
1. Karışık renkli, çok renkli, alaca. 2. Açık kestane renginde olan, ela. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka. 4. Benekli. 5. Tam olgunlaşmamış. |
| Alâattin |
Arapça |
(ala:addin) |
| Alabaş |
Türkçe |
1. Turpgillerden, şalgama benzeyen bir bitki. 2. Baş tüyleri karışık renkli bir tür kuş. |
| Alabay |
Türkçe |
Henüz olgunlaşmamış kimse. |
| Alabegim |
Türkçe |
bk. Alabegüm. - Henüz olgunlaşmamış kadın. |
| Alabegüm |
Türkçe |
Henüz olgunlaşmamış kadın. |
| Alabezek |
Türkçe |
Leyleğe benzeyen bir göçmen kuş. |
| Alaca |
Türkçe |
1. Birkaç rengin karışımından oluşan renk. 2. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. 3. Ağaçta ilk olgunlaşan meyve. |
| Alacan |
Türkçe, Farsça, Arapça |
Henüz olgunlaşmamış dost. |
| Alaçam |
Türkçe |
Rengi kızıla yakın bir çam türü |
| Alaçuk |
Türkçe |
1. Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak. 2. Keçeden yapılan çadır. |
| Aladoğan |
Türkçe |
Karışık renkli doğan kuşu. |
| Alageyik |
Türkçe |
Geyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, postu benekli, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen, bir cins geyik |
| Alagöz |
Türkçe |
Ela gözlü kimse. |
| Alagün |
Türkçe |
Yazın, güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum. |
| Alahan |
Türkçe |
Henüz olgunlaşmamış hükümdar. |
| Alakız |
Türkçe |
Henüz olgunlaşmamış kız. |
| Alakoç |
Türkçe |
Derisinde türlü renkler olan koç. |
| Alakurt |
Türkçe |
Derisinde türlü renkler olan kurt. |
| Alakuş |
Türkçe |
Tavus kuşu. |
| Alâmet |
Ar |
(ala:met) |
| Alan |
Türkçe |
1. Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. 2. Orman içinde düz ve ağaçsız yer. 3. Ülke alan, fetheden, fatih. |
| Alanalp |
Türkçe |
Ülke fetheden yiğit. |
| Alanay |
Türkçe |
Ülke fetheden kimse. |
| Alanbay |
Türkçe |
Ülke fetheden kimse. |
| Alaner |
Türkçe |
Ülke fetheden yiğit kimse. |
| Alangoya |
Moğolca |
Altın geyik. |
| Alangu |
Türkçe |
Altın geyik. |
| Alanur |
Türkçe, Arapça |
Çok renkli parlaklık. |
| Alapınar |
Türkçe |
Henüz tam olgunlaşmamış genç kız. |
| Alat |
Türkçe |
1. Acele, çabuk. 2. Bir tür çam ağacı. |
| Alatan |
Türkçe |
Güneş doğmadan önce ufukta beliren karışık renkler. |
| Alataş |
Türkçe |
Çok renkli taş. |
| Alatay |
Türkçe |
Derisinde benekler olan tay. |
| Alay |
Türkçe |
1. Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk. 2. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu. |
| Alaybey |
Türkçe |
Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluğun önderi. |
| Alayunt |
Türkçe |
Al kısrak. |
| Alaz |
Türkçe |
1. Alev. 2. Ağaçsız, açıklık yerler. 3. Gösteriş, haşmet. |
| Albayrak |
Türkçe |
Türk bayrağı. |
| Albeni |
Türkçe |
Alım, çekicilik, cazibe. |
| Albora |
Türkçe |
İşte fırtına çıktı" anlamında kullanılan bir ad. |
| Alburak |
Türkçe, Arapça |
İşte Burak" anlamında kullanılan bir ad. |
| Alcan |
Türkçe, Farsça, Arapça |
Cesur, yürekli, atılgan kimse. |
| Alçık |
Türkçe |
Gözcü, kollayıcı. |