İsim | Kökeni | Anlamı |
---|---|---|
Perinişan | Farsça, Arapça | Peri gibi, periye benzeyen. |
Perinur | Farsça, Arapça | Nur yüzlü, peri kadar güzel. |
Periru | Farsça, Arapça | (periru:) |
Periveş | Farsça, Arapça | Peri gibi, çok güzel. |
Perizat | Farsça, Arapça | 1. Peri çocuğu. 2. Güzel, çok güzel. |
Perize | Farsça, Arapça | 1. Kırmızı altın. 2. Ateşte pişirilen ekmek. |
Permun | Farsça, Arapça | Bezek, süs. |
Perran | Farsça, Arapça | Uçan, uçucu. |
Pertev | Farsça, Arapça | Işık, parlaklık. |
Peruze | (peru:ze) | |
Pervane | Farsça, Arapça | (perva:ne) |
Perver | Farsça, Arapça | Büyüten, yetiştiren, besleyen, koruyan, eğiten. |
Pervin | Farsça, Arapça | Ülker yıldızı, Süreyya. |
Perviz | Farsça, Arapça | 1. Üstün, galip. 2. Güzellik. 3. Cilve. |
Pesen | Türkçe | 1. Kırağı, çiy. 2. Sis. 3. İnce ince yağan kar, çisenti. |
Pesent | Farsça, Arapça | 1. Beğenen, beğenmiş. 2. Beğenme, seçme. |
Petek | Türkçe | 1. Arıların yumurtalarını bırakmak ve bal depo etmek için yaptığı bal mumu yuvacıklar. 2. Arı kovanı. 3. Topraktan, çamurdan yapılan tahıl ambarı. |
Peyker | Farsça, Arapça | Yüz, surat. |
Peyman | Farsça, Arapça | Yemin, ant. |
Pınar | Türkçe | Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak. |
Pırıl | Türkçe | 1. Çok parlak, çok ışıklı. 2. Çok temiz 3. Eksiksiz. |
Pırıltı | Türkçe | Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık. |
Pırlanta | İTürkçe | Değerli bir tür elmas. |
Pıtırca | Türkçe | Koyu pembe renkli bir bahar çiçeği. |
Pıtrak | Türkçe | 1. Dikenli tohumu insanların giysilerine, hayvanların tüylerine yapışan bir ot. 2. Ağaç dallarında kuruyup dikenleşen küçük budaklar. |
Piran | Farsça, Arapça | (pi:ran) |
Piraye | Farsça, Arapça | (pira:ye) |
Piruze | Farsça, Arapça | (piru:ze) |
Polat | Farsça, Arapça | 1. Çelik. 2. Güç, kuvvet. |
Poyraz | Rumca | 1. Kuzeydoğudan esen soğuk rüzgâr. 2. Kuzey yönü. |
Prenses | Fransızca | Hükümdar ailesinden olan kadın. |
Pullu | Türkçe | 1. Pulla işlenmiş, pulla süslenmiş. 2. Süslü, bezenmiş. |
Punar | Türkçe | bk. Pınar - Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak. |
Pürçek | Türkçe | 1. Şakaklardan sarkan saç, zülüf. 2. Ağaç ve bitkilerin saçak gibi ince kökleri. 3. Oya, püskül, saçak. |
Püren | Türkçe | 1. Kimi ağaçlarda, yapraklardan ayrı olarak süren ince yaprak. 2. Çalılık ve sık otlu yerler. 3. Sarı, kırmızı çiçek açan ufak yapraklı, arıların çok sevdiği bir tür ot. 4. Meşe ağacı filizi. |
Pürfer | Farsça, Arapça | Çok parlak, aydınlık. |
Pürşan | Farsça, Arapça | Şanlı, şerefli. |
Pürşen | Farsça, Arapça, Türkçe | Neşe dolu, hayat dolu. |
Pütün | Türkçe | Olgun, yetkin. |
Rabbani | Arapça | (rabba:ni:) |
Rabi | Arapça | (ra:bi:) |
Rabia | Arapça | (ra:bia) |
Rabih | Arapça | (ra:bih) |
Raci | Arapça | (ra:ci) |
Racih | Arapça | (ra:cih) |
Raciye | Arapça | (ra:ciye) |
Radi | Arapça | (ra:di) |
Radife | Arapça | (ra:dife) |
Radiye | Arapça | (ra:diye) |
Rafet | Arapça | (ra:fet) |